San Francisco’nun üzerinde kara bulutların yavaşça toplandığı o fırtınalı günlerde, şehir halkı büyük bir felaketin eşiğinde olduğunun farkına varır. Bu gökyüzündeki kara lekeler, adeta bir felaketin habercisi olarak şehir üzerinde ağır bir yük oluşturur. İlk sarsıntılar, hafifçe başlayan titremeler, hızla şiddetlenir ve şehri adeta sarar. Halk, bu durumun tehlikesini algıladığında, iki ana gruba ayrılır; bazıları paniğe kapılırken, diğerleri normal yaşamlarına devam eder. Bu büyük belirsizlik içinde, bilim insanları ve afet uzmanları durumu hızla değerlendirir ve şok edici bir şekilde 20.0 şiddetinde bir mega depremin eşiğinde olduklarını belirlerler. Acil bir müdahale gerektiren bu felaket, acil servis personeli ve afet uzmanlarından oluşan bir grubun hemen harekete geçmesini zorunlu kılar. Şehirdeki yıkımı minimumda tutmak ve mümkün olduğunca çok hayatı kurtarmak için, bu cesur ekip zamana karşı amansız bir mücadeleye girişir. Her birey, kendi hayatını riske atarak felaketin etkilerini en aza indirmek ve şehirdeki umudu yeniden yeşerten bir ışık olmaya çalışır.