Baba, yaşamının sonlarına doğru, kendi içindeki fırtınalarla yüzleşmek zorunda kaldı. Kızının gözlerindeki umutsuzluğu gördüğünde, yılların pişmanlıkları onu adeta boğuyordu. Artık geçmişte yaşananları geri almanın imkansızlığını kabul etmek zorundaydı. Ancak pes etmek yoktu; kızını kurtarmak için son bir umut ışığıyla harekete geçmek zorundaydı. Bu yolculuk, sadece kızının hayatını kurtarmakla kalmayacak, aynı zamanda kendi içsel şeytanlarını da yüzeye çıkartacaktı. Kendini suçlama ve yetersizlik duyguları, her adımında onunla birlikte yürüyordu. Ancak kızını kaybetme korkusu, onu ayakta tutan en güçlü itici güçtü. Yıllar boyunca süren pişmanlıkların ardından, artık kendi içindeki gücü keşfetme vakti gelmişti. Ve bu keşif, ona kızının hayatındaki yeni bir başlangıcı müjdeliyordu.