Bir sabah, Jonathan Rivers’ın yaşantısı, karısı Anna’nın korkunç bir cinayete kurban gitmesiyle bir anda değişti. Bu trajik olay, Jonathan’ı derin bir kedere ve ruhsal bir boşluğa sürükledi. Günler geçtikçe, Jonathan’ın yaşadığı acı ve keder, onun dünyasını karanlık bir labirente dönüştürdü. Tesadüfen karşılaştığı EVP adlı cihaz, ölülerle iletişim kurma umudunu yeniden alevlendirdi. EVP’nin, ölülerin seslerini kaydedip duyulabilir hale getirme kapasitesine sahip olduğu söyleniyordu ve yirmi yıl boyunca radyo, televizyon ve bilgisayarlar aracılığıyla şaşırtıcı derecede net sonuçlar vermişti. Jonathan, bu teknolojiyi kullanarak Anna’nın ruhuna ulaşabileceğini ve yeni cinayetlerin önüne geçebileceğini umuyordu. Ancak, bu umutlu arayış, Jonathan’ı kendi akıl sağlığı ile mücadeleye ve gerçeklik ile hayal arasındaki ince çizgide gezinmeye yönlendirebilir mi? Gerçekten ölülerle iletişim kurmak mümkün mü, yoksa Jonathan sadece kendi karanlık dünyasında mı kaybolmuş durumda?