Hadley, New York’tan Londra’ya olan uçuşunu kaçırmasının, onun hayatını sonsuza dek değiştireceğini bilmediği o anlarda, havaalanında umutsuzca bekliyordu. Bir sonraki uçuşunu ararken, tesadüfen karşısına çıkan Oliver ile tanıştı. İkisi de havaalanının gürültüsünden uzaklaşmış, kendi düşüncelerine dalmışlardı. Ancak bu kısa süre içinde, sanki ruh ikizleri gibi birbirlerini anlamışlardı. Hadley, Oliver’ın içten gülümsemesine ve sıcaklığına hızla alıştı. Oliver da Hadley’nin samimiyetine karşılık verdi. Birlikte geçirdikleri kısa zaman, adeta bir masal gibiydi. Uçakta, birbirlerine yaşamlarının en derin sırlarını açarken, zamanın nasıl bu kadar hızlı aktığını anlamadılar bile. Heathrow’a inişlerinde, gerçeklikle tekrar yüzleşmek zorunda kaldılar. İkisi de kendi yolculuklarına devam etmek üzere ayrıldılar. Ancak o günü unutmak mümkün değildi. Aralarında özel bir bağ vardı ve belki de kader, onları tekrar bir araya getirecekti.