Gölgeler arasında kaybolmuş beş dövüşçü, gözlerini açtıklarında kendilerini ürkütücü bir mekânda buldular. Karanlık, her köşede sinsice dolaşırken, etraflarındaki bu kabusun ne kadar acımasız olabileceğini düşündürdü. İlk başta, burada ne yaptıklarını anlamaya çalıştılar, ancak hızla bu yerin, bir milyarderin kurnaz planıyla yönetilen ölümcül bir oyun arena olduğunu fark ettiler. Arenadaki her dövüş, “öldür ya da öl” temasını taşıyor ve her adımda hayat ve ölüm arasındaki sınır giderek inceliyordu. Bu zorlu mücadelenin içinde, dövüşçüler hem birbirleriyle hem de bu dehşet verici oyunun ardındaki karanlık sırlarla yüzleşmek zorunda kalacaklardı. Her dövüş, onları hem fiziksel hem de ruhsal olarak test ederken, bu oyunun korkunç gerçeklerini ortaya çıkaracaktı.