Kalbim Yaralı filminde, Murat Göğebakan’ın yaşam öyküsü, seyirciye büyüleyici bir hikaye sunuyor. Bu hikaye, sadece bir müzik kariyerinin değil, bir adamın içsel yolculuğunun da izlerini taşıyor. Almanya’dan Adana’ya uzanan bu yolculuk, zamanın kıvrımlarında dolaşırken, izleyiciyi duygusal bir yolculuğa çıkarıyor. Ankara’daki konservatuvar yılları, onun müziğe olan bağlılığının nasıl filizlendiğini gösterirken, Adana’daki öğretim görevlisi dönemi, onun müziğin eğitimine olan katkılarını vurgular. Ancak gerçek tutku, İstanbul’un sokaklarında başlıyor. 1995, Göğebakan için bir dönüm noktasıydı; İstanbul’un enerjisi, ona hayallerini gerçekleştirme cesareti verdi. Ancak hayat, sadece başarılarla değil, zorluklarla da doluydu. İlk evliliğinin sona ermesi, onun için derin bir yara açtı. Ancak o, asla pes etmedi. Kanserle olan mücadelesi, onun kararlılığını ve gücünü ortaya koydu. 2014’te aramızdan ayrıldığında, geride sevilen besteler ve dokunaklı bir yaşam hikayesi bıraktı. Kalbim Yaralı, sadece bir şarkı değil, bir adamın hayatının özeti gibiydi. Göğebakan’ın melodisi hala kulaklarımızda çınlıyor, zamanı aşan bir ezgi gibi.