Zombilerin hüküm sürdüğü bu karanlık dünyada, sükûnet bir zamanlar medeniyetin kalbini oluşturan şehirlerin enkazı arasında kaybolmuş durumda. Bir zamanlar canlı olan bu şehirler şimdi sadece ölülerin yürüdüğü, sessiz ve korkunç yerler haline geldi. Kalan birkaç askeri personel ve umudunu kaybetmemiş bir avuç sivil, yeraltındaki dar bir sığınakta, umutsuzluk ve korku içinde var olmaya çalışıyorlar. Genç bir tıp öğrencisinin liderliğinde, kısıtlı kaynaklarla hem kendilerini zombilerden koruyabilmek hem de insanlığı yeniden inşa edebilecek bir tedavi bulmak için savaş veriyorlar. Her gün, dış dünyada zombilerin sayı ve gücü artarken, sığınaktaki moral ve umut azalıyor. Bu küçük grubun mücadelesi, hem fiziksel hem de ruhsal olarak giderek zorlaşıyor. İçeride yaşanan çatışmalar, kaygılar ve umutsuzluk, dışarıdaki tehlikelerin gölgesinde sürekli bir tehdit oluşturuyor. Her geçen gün, hayatta kalma şansları daha da azalmış gibi görünüyor. Fakat bu gruptaki her birey, kıyametin ortasında bir umut ışığı yakalamak için mücadeleye devam ediyor ve her anın kıymetini bilerek, gelecekteki insanlık için bir umut ışığı olma çabası içinde bulunuyorlar.