1908 yılına geri dönerken, Montana’nın uçsuz bucaksız arazileri arasında kaybolmuş bir altın hazinesinin öyküsünü keşfedeceğiz. Bu hazinenin varlığına dair ortaya çıkan söylentiler, Chief’i harekete geçiren etkenlerden biridir. Geçmişte yaşadığı travmalarla yüzleşmek ve kin duygusunu aşarak bu maceraya atılmak için tüm cesaretini toplayan Chief, birlikte çalışacak bir ekip kurmak zorunda kalır. Ancak, bu ekip içinde eski dostlar ve çıkarcılar bulunmaktadır. Yolculuk ilerledikçe, Angel adıyla tanınan, düşmanın peşlerinde olduğunu keşfeder. Bu durum, Chief’in yalnızca altın peşinde koşmakla kalmadığını, aynı zamanda yaşam mücadelesi verdiğini de ortaya koyar. Gözden çıkarılan bir şey yoktur ve vahşi batının karanlık köşelerinde yalnızca adalet değil, hayatta kalma savaşı da hüküm sürmektedir.