Güneşin ilk ışıkları, Tahran’ın geniş ve hareketli sokaklarına yavaşça yayılırken, bir sarı taksi yola çıkıyor. Bu taksi, her gün Tahran’ın çeşitli köylerinden ve mahallelerinden yolcular alarak, şehri adeta bir sosyal laboratuvar gibi kullanıyor. Şoför Panahi, her gün farklı hayatların kesiştiği bu küçük araçta, yolcularıyla derin sohbetler yapıyor ve bu anları kamerayla kaydediyor. Taksideki dar alanda, her yolcu kendi yaşam öyküsünü, unutulmuş anılarını ve sıra dışı düşüncelerini Panahi’ye anlatıyor. Taksinin içi, adeta bir küçük dünya haline geliyor; burada her bir yolcu, şehir hayatının farklı yönlerini sergiliyor ve Panahi’nin taksisi, bu sosyal mozağı bir araya getiriyor. Şehirdeki bu dokunaklı anlar, taksinin sıradan görünümünün arkasındaki gerçek öyküleri gözler önüne seriyor.